Bir zamanlar, mavi bir göletin yanında küçük bir ördek yaşarmış. Adı Cikla’ymış. Cikla’nın tüyleri sarı, ayakları turuncuydu. Her gün gölde yüzer, arkadaşlarıyla vakit geçirirmiş. Ama Cikla’nın bir hayali varmış: Büyük bir orman partisi yapmak!

Bir gün, Cikla göletin kenarında bir çiçek bulmuş. Çiçek, kırmızı ve parlakmış. “Bu parti için harika bir davetiye olabilir!” demiş. Hemen arkadaşlarını çağırmaya karar vermiş. Kuşlara, sincaplara ve kurbağalara çiçeği göstermiş. “Hadi ormanda parti yapalım!” demiş.

Herkes çok sevinmiş. Kuşlar şarkı söylemeye, sincaplar ağaçlardan meyve toplamaya başlamış. Kurbağalar ise gölden su çiçekleri getirmiş. Cikla, ortada bir masa yapmış. Üzerine elmalar, üzümler ve balık krakerleri koymuş. “Hihihi, çok güzel oldu!” demiş.

Parti zamanı gelince, orman ışıl ışıl olmuş. Kuşlar uçarak dans etmiş, sincaplar zıplayarak oyun oynamış. Kurbağalar su sıçratarak gülmüş. Cikla da ortada dönerek neşeli neşeli vakvaklamış. Birden gökyüzünden minik yıldızlar yağmaya başlamış. “Bu bir sürpriz!” demiş bir baykuş. Yıldızlar, partiyi daha da güzel yapmış.

Herkes birlikte şarkı söylemiş: “Vak vak vak, ormanda mutluyuz!” Gece boyunca gülmüşler, dans etmişler. Cikla çok mutluymuş. “En güzel parti bu!” demiş. Parti bittiğinde, arkadaşları Cikla’ya sarılmış. “Sen çok iyi bir dostsun!” demişler.

O günden sonra Cikla, her ay bir parti yapmış. Orman hep neşeliymiş. Ve her gece, yıldızlara bakıp gülümsemişler.